Konkordato ve İflas Süreçlerinde İşçilik Alacakları
Konkordato ve İflas Süreçlerinde İşçilik Alacakları? İşvereni iflas eden veya konkordato sürecine giren çalışanın haklarının neler olduğu; ücret, fazla mesai, kullanılmayan izin ücreti, kıdem tazminatı gibi işçilik alacaklarını nasıl alabileceği, nerelere başvurması gerektiği aşağıda açıklanmıştır.
Çalışanın Hakları
4857 sayılı İş Kanununun 32 inci maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresinin bir haftaya kadar indirilebileceği belirtilmiş; 24/II/e maddesi ile de işçiye; işveren tarafından ücretinin kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmemesi veya ödenmemesi halinde ihbar süresini beklemeksizin iş akdini tek taraflı olarak feshedip, işverenden kıdem tazminatı isteme hakkı verilmiştir.
Benzer şekilde 6098 sayılı Borçlar Kanununda da; 406 ncı maddesinde aksine âdet olmadıkça, işçiye ücretinin her ayın sonunda ödeneceği, ancak hizmet sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesiyle daha kısa ödeme süreleri belirlenebileceği; 436 ncı maddesinde de işverenin ödeme güçsüzlüğüne düşmesi hâlinde işçinin, sözleşmeden doğan hakları uygun bir süre içinde işveren tarafından güvenceye bağlanmazsa, sözleşmeyi derhâl feshedebileceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla mali durumu bozulan, iflas eden veya konkordato sürecine giren işvereni tarafından ücreti düzenli ödenmeyen işçi ihbar süresini beklemeden, tek taraflı olarak iş akdini feshedebilir ve bütün işçilik alacakları ile işyerinde en az bir yıl çalışmışsa kıdem tazminatını işverenden isteyebilir.
İşçilik Alacakları İflas ve Konkordatoda İşverenden Nasıl Tahsil Edilebilir ?
Ücreti düzenli ödenmeyen işçinin haklı sebeple iş akdini feshedip tüm işçilik alacaklarını ve en az bir yıl çalışmışsa kıdem tazminatını işverenden isteyebileceğini yukarıda belirtmiştik. Ancak mali durumu bozulan, iflas eden veya konkordato sürecine giren işverenin işçilik alacaklarını nasıl ödeyeceği, işçinin fesih hakkını kullanmasının ne işe yarayacağı sorusu akla gelebilir.
Ancak bu konuda da işçilere bazı haklar verilmiştir.
Mahkeme tarafından iflasına karar verilen işverenin (müflisin) haczi kabil bütün malları, hangi yerde bulunursa bulunsun kurulacak iflas masasına geçer ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. Ayrıca iflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer. İflas eden kişiden alacağı olanların iflas masasına kaydolmaları gerekir.
Benzer şekilde mahkeme tarafından konkordato kararı onaylanan ve konkordato sürecine giren işverenin faaliyetlerine konkordato komiseri veya kayyım tarafından nezaret edilir. Konkordato komiserinin ilanından sonra alacaklıların alacaklarını konkordato komiserine bildirmesi gerekir.
Öte yandan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Adi ve rehinli alacakların sırası” başlıklı 2016 ncı maddesinde; teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacakların iflas masasına sıra ile kaydolacağı belirtilmiş; birinci sırada da;
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
sayılmıştır. Madde uyarınca öncelik açısından rehinli (ipotekli) alacaklardan sonra işçilik alacakları gelmektedir.
Dolaysıyla rehinli (ipotekli) alacaklardan sonra işçilik alacakları iflas masasına birinci sırada kaydedilecek, müflisten alacağı olanlara iflas masasından yapılacak ödemeler rehinli alacaklardan sonra birinci sıradaki alacaklardan başlayacaktır. Aynı şekilde konkordato sürecine girmiş borçlunun alacaklıları konkordato komiseri tarafından kaydedilirken, yukarıda belirtilen işçilik alacakları yine rehinli alacaklardan sonra birinci sıraya kaydedilecek, ilk önce bunların ödemesi yapılacaktır.
İflas masası işlemler ise icra müdürlüklerinde bulunan iflas idareleri tarafından yürütülmektedir. Bu nedenle, işvereni hakkında mahkeme tarafından iflas kararı verilen çalışanın, işçilik alacaklarının iflas masasına kaydedilmesi için işçilik haklarından doğan alacağının dayanağını ve miktarını iflas idaresine bildirmesi gerekir. Alacağın dayanağı mahkeme kararı, kesinleşmiş icra takibi, mahkemeden uygulanabilirlik şerhi konulmuş arabulucu tutanağı gibi belgelerdir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için öngörülen 1 aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi alacakların doğru olup olmadığını inceler, inceleme sonucu kabul edilen her alacak tespit edilen sıraya göre sıra cetveline kaydedilir. Kabul edilmeyen alacaklar da red sebepleri ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir. Alacağı iflas idaresi tarafından reddedilen çalışanın, 15 gün içinde iflas kararı veren Ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki her hangi bir Ticaret Mahkemesinde kayıt kabul davası açması gerekir. Mahkeme kayıt talebini kabul ederse, çalışanın işçilik alacakları mahkeme kararına istinaden iflas idaresi tarafından iflas masasına kaydedilir.
Öte yandan iflas masasına işçi alacağının kaydında harç alınmaz. Ancak alacaklılar iflas masasına kayıt yaptırdıktan ve mevcut durum ilan edildikten sonra iflas masasına alacak kaydı yaptırmak isteyenden masraf alınabilir.
İşverenin konkordato talebi ticaret mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve işveren konkordato sürecine girmişse o zaman da alacak kaydı için konkordato komiserliğine başvurulması gerekir. Komiser konkordato talebini kabul eden mahkeme tarafından atandığından, komiserle ilgili bilgiler mahkemeden temin edilebilir.
Hakkında Dava Açılan veya Açılacak Olan İşverenin İflası veya Konkordato İlan Etmesi
Çalışanın işçilik alacakları için işveren aleyhine İş Mahkemesinde açtığı dava devam ettiği sırada işverenin iflasına karar verilirse, bu durumun davacı çalışan tarafından mahkemeye bildirilmesi gerekir. Mahkeme de bu bilgiyi aldıktan sonra iflas idaresine müzekkere yazar, dava devam ediyorken işçilik alacaklarının iflas masasına kaydedilmesi sağlanır, iflas masasına kaydedilecek işçi alacağı tutarı bilirkişi raporu ve toplanan kanıtlara göre mahkeme tarafından belirlenir.
Eğer çalışan tarafından işçilik alacaklarıyla ilgili dava açılmadan önce işverenin iflasına karar verilmişse bu durumda artık işverenin iflas masasına geçen mal varlığı ve hakları üzerinde hiçbir tasarruf yetkisi kalmayacağından, onun aleyhine dava açılmasının bir anlamı olmayacaktır. Bu durumda, yukarıda belirtildiği gibi iflas idaresine alacak kaydı için başvuru yapılmalı, başvurunun reddi halinde Ticaret Mahkemesinde kayıt kabul davası açılmalıdır. Eğer Ticaret Mahkemesi tarafından da başvuru reddedilirse bu durumda çalışanın bu haktan yararlanma imkanı olmayacaktır. Çünkü 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu arabuluculuk uygulamasına göre işçilik alacaklarıyla ilgili olarak artık doğrudan İş Mahkemesinde dava açılamamaktadır. İflasına karar verilen işverenin malvarlığı üzerinde hiçbir tasarruf yetkisi kalmadığından o işverenle ilgili olarak arabulucuya başvurulması da bir anlam ifade etmeyecektir. İşveren yerine iflas idaresine karşı arabulucuya başvurulup başvurulamayacağı konusunda da henüz bir mevzuat hükmü oluşturulmamıştır. Öte yandan çalışan arabulucuya başvurmuş, işçilik alacaklarıyla ilgili arabulucu tutanağı düzenlenmişse bu tutanağa istinaden alacaklarını iflas masasına kaydettirebilir. Çünkü mahkeme tarafından icra edilebilirlik şerhi konulmuş arabulucu tutanağı mahkeme ilamı (kararı) yerine geçmektedir.
İflas Eden İşyerinin Devri Halinde Yeni İşverenin Sorumlulukları
İş Kanununun “İşyerinin veya bir bölümünün devri” başlıklı 6 ncı maddesinde; işyeri veya işyerinin bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçeceği, devralan işverenin işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlü olduğu, bu şekilde işyerinin devri halinde devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işverenin birlikte sorumlu olacağı, bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olduğu belirtilmiş, ancak maddenin sonunda bu hükümlerin, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Dolayısıyla iflas eden bir işyerini devralan işveren, işçilerin önceki işverenden kalan işçilik alacakları ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işverene bağlı olarak çalışmaya devam eden işçilerin tüm hakları sıfırdan başlayacaktır.
İşverenin İflası veya Konkordato İlan Etmesi Halinde İşçi Ücretlerinin Fondan Ödenmesi
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa ek-1 inci madde uyarınca, işçinin iş ilişkisinden kaynaklanan ve işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki ödenmeyen en fazla üç aylık temel ücrete ilişkin alacakları, Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğüne başvurulması halinde Ücret Garanti Fonundan ödenebilmektedir.
İşverenin Ekonomik Durumunun Bozulması Halinde İşçi Ücretlerinin Fondan Ödenmesi
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun ek 2 inci maddesinde; genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabileceği, kısa çalışma halinde İşsizlik Sigortası Fonundan çalışanlara kısa çalışma ödeneği ödeneceği belirtilmiştir.
Öte yandan burada bahsi geçen kısa çalışma ödeneği, doğum veya evlat edinilmesi halinde İş-Kur tarafından verilecek yarım çalışma ödeneği ile karıştırılmamalıdır.
İhale Konusu İş Yapan İşverenlere Bağlı Çalışanların İşçilik Alacakları
İş Kanununun “Kamu makamlarının ve asıl işverenlerin hakedişlerinden ücreti kesme yükümlülüğü” başlıklı 36 ncı maddesinde; genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar, asıl işverenler; müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hakedişlerinden öderler. Bunun için hakediş ödeneceği ilgili idare tarafından işyerinde şantiye şefliği işyeri ilân tahtası veya işçilerin toplu bulunduğu yerler gibi işçilerin görebileceği yerlere yazılı ilân asılmak suretiyle duyurulur. Ücret alacağı olan işçilerin her hakediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmez. Anılan müteahhitlerin bu işverenlerdeki her çeşit teminat ve hakedişleri üzerinde yapılacak her türlü devir ve el değiştirme işlemleri veya haciz ve icra takibi bu işte çalışan işçilerin ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder. Bir işverenin üçüncü kişiye karşı olan borçlarından dolayı işyerinde bulunan tesisat, malzeme, ham, yarı işlenmiş ve tam işlenmiş mallar ve başka kıymetler üzerinde yapılacak haciz ve icra takibi, bu işyerinde çalışan işçilerin icra kararının alındığı tarihten önceki üç aylık dönem içindeki ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder. hükümlerine yer verilmiştir.
Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, müteahhitlik yapan işverenlere bağlı olarak çalışanların işçilik alacakları bir nevi garanti altına alınmıştır. Ancak uygulamada buna ne kadar riayet edilebilmekte tabii ki bunu bilmek mümkün değildir. Bu haktan yararlanmak isteyen çalışanların, o müteahhide işe veren ihale makamına, alt işveren (taşeron) çalışanlarının ise o taşerona iş veren asıl işverene başvurmaları gerekir.
Alt İşveren (Taşeron) İşçilerinin Alacağından Asıl İşverenin Sorumluluğu
İş Kanunun 2 nci maddesinde alt işverenlik; bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı maddede; bu ilişkide asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Günlük hayatta da alt işveren yerine taşeron ifadesi kullanılmaktadır. Dolayısıyla İş Kanunun söz konusu 2 nci maddesi uyarınca; taşeron işçilerinin işçilik alacaklarından asıl işveren de sorumludur.